Karga İçin yazdı
ANDAY
Muğla’nın Milas ilçesine
bağlı Ören, edebiyatçılar için önemli bir beldedir. Her yıl,
temmuzda, ülkemizin ünlü şairleri toplanır bu beldede. Geçen yıl 7.si
düzenlenen Melih Cevdet Anday Şiir Ödülleri’ni ben de izledim. Türk şiirinin
iki büyük emekçisi Şair İsmail Uyaroğlu ve Hüseyin Yuttaş’a verildi
bu yıl ödüller. Coşkulu konuşmalarla Anday anıldı Ören’de.
Bir mühendis arkadaşımın davetlisi olarak iki gün
Köyceğiz’de kaldım. Okumayı seven eski tiyatroculardan şair ruhlu arkadaşım
Gökova’da Halil’in Yeri’nde ağırladı ilk akşam bizi. Sohbette
Melih Cevdet de Köyceğiz’de yaşıyor, dedi. Yarın briç lokaline
gelir, sizi tanıştırırım, diye de ekledi muştusunu.
Ağustos ayı. Bir gün sonra lokalde arkadaşım briç oynuyor,
ben de izliyorum. Lokalde bir hareketlenme oldu, herkes büyük sanatçıya
saygıyla iyi akşamlar diliyor. Cesaret edemiyorum yanına yanaşmaya ama gözümü
de ayıramıyorum ondan. İstanbul’da yaşayan halam geldi aklıma, arkadaşıydı
onun. Bunu kullanacaktım. Karşısına dikildim, halamın adını duyunca yanında yer
gösterdi. Bana halamın çiğköftesinden, içli köftesinden ve iyi bir okur
oluşundan söz etti. Bir bilge gibi sözlerini seçerek konuşuyor ve gereksiz
cümleler sarf etmiyordu. En son “Aylaklar “ romanını okuduğumu söyledim ve
romanın içeriğiyle ilgili yorumlarda bulundum. Ben konuşurken araya girmedi,
sonra da , “Bir çöküşün romanıdır o roman, tanık olduğum bir dönemi anlattım. Osmanlıdan
kalma bir konak… Bu konakta gittikçe ufalan bir aile vardır ve
onların yanında asalak, tembel, aylak, işsiz güçsüz yakınları yaşar.
Bu aile zamanla her açıdan çöker ve sonunda dağılır.
Amcamın ailesiydi bu.”dedi. Gözlemlerinin gerçek olduğunu ekledi.
Saraylı bir aileden geliyordu demek.
Büyük Çınar yaşlanmış, dili biraz
pelteliyordu. İki yıl önce Mikado’nu Çöpleri’ni izlediğimi ve çok beğendiğimi
söyleyince “Sahnelemek zordur o iki kişilik oyunu. “dedi kısaca. Türk
sahnelerinin en çok sahnelenen bu oyunu için fazla bir şey söylemesini
bekledim. Oyun, zor bir çocukluktan sonra yaşama tutunmaya çalışan
bir erkekle zor bir yaşamdan sonra sokakta kalmış bir kadın arasında
geçiyordu.
Orhan Veli’yi soracaktım, sıkıldığını hissettim.
Tiyatro konuşmak onu suskunlaştırmıştı. Ezberimde olan
bir şiirini okudum kısık sesle. Dinledikten sonra izin istedi, tedavi
görüyormuş solunumdan. Gözlerinin içi hala ışıl ışıl, “hoşça kal”
dedi.
Yürümekte zorlanan Çınarı gözden yitirinceye dek izledim.
Arkadaşımın oyunu bitmişti. ”Ne konuşuyordunuz ?” dedi. “Bir şeyler.”
dedim.
Bu anı taçlandırıcı bir itirafta bulundum ona. Bir
torunum olursa ileride adı “Anday” olacak.
Bir yaşında bir erkek torunum var.
Herkes soruyor adını neden Anday koydunuz, diye. Anlamı güzel diye yanıt
veriyorum. Sadece edebiyatçı dostlarım, okuyan arkadaşlarım sormuyor
adın anlamını.
Bazen bir rüzgâr, yağmur ve belki de kar… Neler sürükler
önünüze neler.
Köyceğiz’de Melih Cevdet’le oturuyoruz… Bana Anday’ı anı
bıraktı.
Büyükada’yı çok severmiş. Oraya gömülmeyi istemiş midir?
Melih Cevdet Anday, 28 Kasım 2002'de solunum ve böbrek
yetmezliğinden 87 yaşındayken vefat etti. Büyükada mezarlığında toprağa verdik.
Çok sevdiği adasında yatıyor şimdi.
Ören’de gelecek yıl, Temmuzda, dokuzuncusu
düzenlenecek Melih Cevdet Anday Şiir Ödülleri’nin.
Yani yolunuz düşerse diyorum, Ören güzel bir belde; görün.
Melih Cevdet’i de unutmayın, en azından heykelini ziyaret
edin.
gerçekten çok güzel teşekkürler halil çetin
YanıtlaSil