14 Kasım 2013 Perşembe

melih cevdet'e dair

Halil Çetin 
Karga İçin yazdı
ANDAY
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Ören,  edebiyatçılar için önemli bir beldedir. Her yıl, temmuzda, ülkemizin ünlü şairleri toplanır bu beldede. Geçen yıl 7.si düzenlenen Melih Cevdet Anday Şiir Ödülleri’ni ben de izledim. Türk şiirinin iki büyük emekçisi Şair  İsmail Uyaroğlu ve Hüseyin Yuttaş’a verildi bu yıl ödüller. Coşkulu konuşmalarla Anday anıldı Ören’de.
Bir mühendis arkadaşımın davetlisi olarak iki gün Köyceğiz’de kaldım. Okumayı seven eski tiyatroculardan şair ruhlu arkadaşım Gökova’da  Halil’in Yeri’nde ağırladı ilk akşam bizi.  Sohbette Melih Cevdet de  Köyceğiz’de yaşıyor, dedi. Yarın briç lokaline gelir, sizi tanıştırırım, diye de ekledi muştusunu.
Ağustos ayı. Bir gün sonra lokalde arkadaşım briç oynuyor, ben de izliyorum. Lokalde bir hareketlenme oldu, herkes büyük sanatçıya saygıyla iyi akşamlar diliyor. Cesaret edemiyorum yanına yanaşmaya ama gözümü de ayıramıyorum ondan. İstanbul’da yaşayan halam geldi aklıma, arkadaşıydı onun. Bunu kullanacaktım. Karşısına dikildim, halamın adını duyunca yanında yer gösterdi. Bana halamın çiğköftesinden, içli köftesinden ve iyi bir okur oluşundan söz etti. Bir bilge gibi sözlerini seçerek konuşuyor ve gereksiz cümleler sarf etmiyordu. En son “Aylaklar “ romanını okuduğumu söyledim ve romanın içeriğiyle ilgili yorumlarda bulundum. Ben konuşurken araya girmedi, sonra da , “Bir çöküşün romanıdır o roman, tanık olduğum bir dönemi anlattım. Osmanlıdan kalma bir konak… Bu konakta gittikçe ufalan  bir aile vardır ve onların yanında asalak, tembel, aylak, işsiz güçsüz  yakınları yaşar. Bu aile zamanla  her açıdan çöker  ve sonunda dağılır. Amcamın ailesiydi bu.”dedi. Gözlemlerinin  gerçek olduğunu  ekledi. Saraylı bir aileden geliyordu demek.
Büyük Çınar yaşlanmış,  dili  biraz pelteliyordu.  İki yıl önce Mikado’nu Çöpleri’ni izlediğimi ve çok beğendiğimi söyleyince “Sahnelemek zordur o iki kişilik oyunu. “dedi kısaca. Türk sahnelerinin en çok sahnelenen bu oyunu için fazla bir şey söylemesini bekledim.  Oyun, zor bir çocukluktan sonra yaşama tutunmaya çalışan bir erkekle  zor bir yaşamdan sonra sokakta kalmış bir kadın arasında geçiyordu.
Orhan Veli’yi soracaktım, sıkıldığını hissettim.
Tiyatro konuşmak onu suskunlaştırmıştı. Ezberimde olan bir şiirini okudum kısık sesle. Dinledikten sonra izin istedi, tedavi görüyormuş solunumdan. Gözlerinin içi hala ışıl ışıl,  “hoşça kal” dedi.
Yürümekte zorlanan Çınarı gözden yitirinceye dek izledim. Arkadaşımın oyunu bitmişti. ”Ne konuşuyordunuz ?” dedi.  “Bir şeyler.” dedim.
Bu anı taçlandırıcı bir itirafta bulundum ona.  Bir torunum olursa ileride  adı  “Anday” olacak.
Bir yaşında  bir erkek  torunum var. Herkes soruyor adını neden Anday koydunuz, diye. Anlamı güzel diye yanıt veriyorum. Sadece edebiyatçı dostlarım, okuyan arkadaşlarım  sormuyor adın anlamını.
Bazen bir rüzgâr, yağmur ve belki de kar… Neler sürükler önünüze neler.
Köyceğiz’de Melih Cevdet’le oturuyoruz… Bana Anday’ı anı bıraktı.

Büyükada’yı çok severmiş. Oraya gömülmeyi istemiş midir?
Melih Cevdet Anday, 28 Kasım 2002'de solunum ve böbrek yetmezliğinden 87 yaşındayken vefat etti. Büyükada mezarlığında toprağa verdik. Çok sevdiği adasında yatıyor  şimdi.
Ören’de gelecek yıl, Temmuzda,  dokuzuncusu düzenlenecek  Melih Cevdet Anday Şiir Ödülleri’nin.
Yani yolunuz düşerse diyorum, Ören güzel bir belde; görün.
Melih Cevdet’i de unutmayın, en azından heykelini ziyaret edin.

1 yorum:

  1. gerçekten çok güzel teşekkürler halil çetin

    YanıtlaSil