17 Eylül 2014 Çarşamba

D’espinhosa El Aferrado, epilog

Kaymera / D’espinhosa El Aferrado
Kitaptan

___________________________________
Epilog

P
agan hayatına sadık kalan Aferrado Kabilesi, aile adlarının da altını çizdiği gibi ayak direyen bir kavimden gelmektedir. Çeşitli politik, ekonomik, askeri baskılara maruz kalmış olsalar da, kilisenin veya yerleşik rabbani dinlerin hışmına sıkça uğramışlarsa da inançlarından dönmemişlerdir. Fakat şiddetin niteliği zamanla değişmiş, müşfik görünen tavırlar katliamlara başlamıştı.
Kabilemizin 13 kadını, Oviedo’nun, meydanlarında cadı diye yakılmıştı; birçoğu yakın kuzenim olan erkekleri gözlerimin önünde kılıçtan geçirilmişti. Çocuktum o vakitler.
Zulme iman, kılıca can dayanmaz.
Bu yüzden kaçtık.
Kadim zamanlardan beri yaşadığımız topraklardan kısa sürede göç etmek zorunda kaldık. Kimimiz Orta Avrupa’nın karanlık ormanlarına gitti, kimimiz Batı Avrupa’da yeni bir hayat kurmaya çalıştı, kimimiz Atlas Okyanusunu geçip İzlanda’nın Pagan tarihine sığındı bu topraklarda. Ama kimse doğaya sadık olan bu hayat tarzından dönmedi.
Ben D’espinhosa Aferrado, kabilemin en serkeş fertlerinden biri olan gezgin… Bir süre küçük Pagan köylerinde yaşadım, onlara şiirler okudum, kabilemin Ezoterik sırlarından öğrendiklerimle kimi önemsiz hastalıkları tedavi ettim; anlayamadığım bir dinin askerlerine karşı, bir hayatı korumak için savaştım. Birkaç kez ölümden döndüm. Hiç kovalamadım, hep kaçtım.
Daha küçük bir çocukken göç edip uzaklaştığım atalarımın topraklarına bir daha hiç dönemedim.
Çok savaş gördüm, çok ölüm… Kıtlıklara, açlıklara şahit oldum. İnsanların ne çok hayalleri vardı, umutları! Sanki gözümün önünde dağların devrilişini izledim.

Dilerim insani bir geleneğin son mirasçılarına ithaf ettiğim bu kitap Aferrado adının anılmasına ve o kadim kültürün hep hatırlanmasına da vesile olur.


D’espinhosa El Aferrado
1297 Kışı

İzlanda / Karaormanlar

14 Eylül 2014 Pazar

D'espinhosa El Aferrado / Kaymera

Kaymera
D’espinhosa El Aferrado
__________________
Uzun Kılıçlı Kızıl Adam: “ Kralına git ve ona söyle; ben kuvvetli ve usta savaşçı, kusursuz bir ağaç işçisi, ateşi bilen bir demirci, arptan lire yetenekli bir çalgıcı, şair ve masal anlatıcısı, Pagan Tanrılarının bilgisine vakıf ölümlülere derman olan bir hekim ve taşların sırrını bilen becerikli bir büyücüyüm. Benim kadar yetenekleri olan bir başka ölümlü göstermesi için ona meydan okuyorum.” dedi.
__________________

Karga'da

13 Eylül 2014 Cumartesi

D’espinhosa El Aferrado

"Kaymera"
D’espinhosa El Aferrado
___________
İnsanın doğa hakkında bildiği ne kadar azsa pek çok şeyi anlarmış gibi yapması da o kadar kolaydır.
___________
,Karga'da-

ışık turan tuncer

Işık Turan Tuncer'in ama çok güzel bir şiiri:
_____________________________

Elsa
Seni ilk defa iskelede görmüştüm.
Atıvermiştin kendini suya.
İşte o gün seyrettim seni doyasıya.
Kıskanmıştım balıklardan seni.
Yanına gelmek istiyordum Elsa.
            Sen engin denizlerin yıldızı olan
            Deniz kızları kadar güzelsin
            Şimdi nerdesin Elsa, söyle nerdesin?
            Her gün seni bekliyorum sahilde,
Dönmüyorsun.
            Mavilikler içinde seni görüyorum.
            Yeşil saçlı, güzel Elsa.
            Niye bana gülmüyorsun?
            Bak yine sana sesleniyorum,
            Elsa, Elsa!

            Duymuyor musun?

2 Eylül 2014 Salı

ve

“otur karşıma Nişapurlu Hayyam.
Sana yüzyıllar sonrasından
gün sökerken susan Şehrazat’ın ruhsatlı konuşmasını
İskenderiye mumlarının kokusunu, yorgun şahların uykusunu
yoksul bir kalbin şarkısını getirdim.
Bilgeler sürgün
budalalar hükümdarken
ayrılıktan gayrısı som altın değilken
otur, bu evrenin şarabını benimle paylaş.”

*
Nişapurlu Hayyam’dan
Hakan Savlı

hakan savlı'ya dair

Karga olarak Hakan Savlı’ya apayrı bir sevgi duyarız.
Onun, şiirimizdeki yeri kalbimizdeki yeriyle aynıdır.
Sağlamdır yani.
Bu duygularımızı anlamak için okuyunuz:

Unutulmuş Çocukluk Eskizleri, Köpükler,
Sanşo Panzha’nın Ölümü, Go Dersleri,
Yalnızca Müzik İçin,
Turuncu…
Örneğin şöyle bir açıklama “TURUNCU” için:
A. Adnan Azar’dan;
“Hakan Savlı’nın şiiri,
bildiğimiz, daima değdiğimiz şiiri yeniden bulmak,
bilmek almak için var.
Yeniden başlayanlar için de var.
Ben burada sayarken kaldırım taşları kaç tane,
Hakan Savlı orada, şehir uğultuları içinden
ve bilmeden yağmurun da dinlenebileceğini,
şeyler’i ve tabula rasa’yı şiir ediyor.
Birden fazla kalbi olanlar,
gidenler,
giderken unutulmamayı bırakanlar ve
caz meselleri için.
Hiç kimse için de ama.
Kır’a, bahçe çitine, çengele ve çanlara dokunsun için de.”

karayalnız

Yakın dönemin
en önemli şairlerindendir Hakan Savlı.
Zarif duyarlıkların şairi…
Olağan insan hallerindeki kederi,
hiç keder demeden anlatabilen şair…
Kelime oyunlarıyla okurun kafasını bulandırmayan…
Yarattığı şiir aleminin insanlarıyla bütünleşen
ve hatta onları okurunun dünyasına da nüfuz ettiren şair.
Bakın usta oyun yazarı Mehmet Baydur
onun için ne demiş:
Sert ama incelikli yaklaşım hayata ve ölüme.
İnsana insan olduğunu haber veren bir şiir
Hakan Savlı’nın şiiri.
Kim bilir, belki şiirin asıl işlevi budur.
Ülkü Tamer‘den bir alıntıyla devam edelim:
Hakan Savlı’nın önceki yapıtlarını kaçırdığıma
üzüldüm.
Oturmuş, kendi sesini bulmuş,
yalınlığa ulaşmış bir şair Savlı…
Ve yine Mehmet Baydur’la bitirelim: (okuyun) …
birinci sınıf bir şairle karşılaşacaksınız.
Az şey değildir bu.
Arkasında, yazdığı şiir dışında
hiçbir güç olmayan bir şairle tanışmak….