19 Kasım 2014 Çarşamba

kasım adın hüzün olsun

“Yaşam felsefesi olarak yücelttiğim şeyin bir çeşit hüzün olduğunu anlıyorum.”
Umberto Eco /Foucault Sarkacıs:90


Kasım Adın Hüzün Olsun…
Gönül üzgünlüğü, TDK hüznü böyle tanımlıyor. Bence, duygu yükü… anımsatan  şeylerin çokluğu yükü ağırlaştırıyor; misal kasım…
Renk ahenk  bir doğa… yeşilin turuncunun, kızılın, sarının her tonu… göller de nehirlerde yansımalar… kır evine sığınası geliyor insanın, dünyanın tüm derdinden tasasında uzağa, bir oda dolusu kitapla sevdiğinin kollarına…  
Okudukça kaybolsak, kayboldukça  okusak ve yeniden satırlarda dizelerde kendimizi  bulsak… 
Şöminenin çıtırtısı, rüzgarın uğultusu, düşen yaprakların uçuşu ; anılara alıp götürse… Sararıp kopan yapraklar ayrılığın imgesi iken simgesi olur … Yük ağırlaşır… Yalnızlık duygusu yoğunlaşır, gönül gücümüzü destekleyecek, yükseltecek kişiler ararız etrafımızda… Varlığı, bin derde dava olanlardan… - 
Ama yokken var olanları buna dahil edebilir miyiz?

Boynumuzu büken, doğanın güzelliği midir, yoksa anıların ağırlığı mıdır? Kır evinin verandasında dizlerinde kitap gözlerin patikada ise… gelmeyecek olanı beklemenin  ne demek olduğunu okuduğun kitapta rastladığında kitabının kapaklarını birbirine  çarpıp Allah kahretsin  dediğin de göz yaşını tutamazsın… Ağlarsın… Gözlerin sızlar, yüreğin sızlar…okursun… 
Sarıya boyanmış doğa hüzün denizi olur, dalar gidersin… Vebali bir aya mıdır?.. 
Tabii ki değil…  ama o ki hatırlatın; Kasım adın hüzün olsun…

Aysun Tirgil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder