23 Nisan 2015 Perşembe

kardeşim ve ben

Biz çocukken akşamlara kadar oyunlar oynar, oyunla doyardık. 
Annemiz yemeğe çağırdığında “Biz tokuz. Oyun oynadıktan sonra doyuyoruz!” derdik. 
Caddeye bakan bir apartmanda oturuyorduk. 
Anasınıfı yaşlarındaydık daha. 
Birlikte oynar, yediklerimizi birlikte yerdik. 
Sıkı ahbaptık, birbirimizden sakladığımız hiçbir şey yoktu. 
Yaptığımız yaramazlıklar bile beraberdi. 
Ne var ki birbirimizden başka arkadaşımız yoktu. 
Kardeşten başka bir arkadaş nasıl olur bilmiyorduk. 
Tüm günümüz evin içinde ve balkonda geçerdi. 
Apartman ve şehir hayatı bu konuda bitirmişti bizi. 
Ben okula başladığımda çok zor arkadaş edinmiştim. 
Çünkü bilmiyordum bir arkadaşlık nasıl başlar ve sürdürülür. 
O zamana kadar günlerim kardeşimle beraber kurduğumuz dünyalarda geçerdi. 
Ah, bu apartman hayatı! 
Ah, bu betonlar! 
Bizleri asosyal hayata sürüklemişti. 
Biz o zorluğu aştık da ya diğerleri? 
Diğer çocuklar da mı bizim kadar şanslıydı?

Bahsettiğim zamandan tamı tamına on yıl sonrasındayım. Küçük kardeşimi parka götürmüştüm. Orada, bahsettiğim küçük yaşlarımda beş altı kız gördüm. Hep beraber evcilik oynuyorlardı. Çok mutlu görünüyorlardı ama ben onların nasıl hissettiklerini, o duygunun nasıl bir duygu olduğunu asla bilemeyeceğim. 

H. E. Akmeşe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder