4 Aralık 2013 Çarşamba

unutulmuş arabalar sel yaşmaklı çayırda


Gılgamış III. Bölüm
Aslında sorun bildiğimiz, hep hissettiğimiz, çaresini bulamadığımız, kaçamadığımız o melun şey…
Her şeye alışmış, her bir boka bulanmış insan, yalnızca ölümü kabullenememiştir.
Yaşamın da en ağır yükü budur bre.
5000 senelik bir destanı da ölümsüz yapan yine aynı zıtlık.
İ.Ö. 3000 sıralarında yaratılmış bir hikayenin İ.S. 21. yy’da yaşayan insanları (okurları) da etkileyebilmesi böylesi evrensel bir ‘korku’yu işlemesindendir, dedi Karga.
Peki ya ölümsüzlük…
Oturmuş bir ağacın altına düşünüyordu,
Canı sıkkındı sanki ölümsüz Utnapiştim’in,
Belki de düşünecek bir şey kalmamıştı, ondan,
Şaştı beni görünce, ne, ölümsüzlük mü, niçin?
Taşları kazıyıp altında yazılar arama,
Süreklilik yoktur, bir söz yok sonsuza geçerli.

Zannederim ki arayış denen şeyin bittiği yerde bitiveriyor insan.
Yaşamak yalnızca bir ağır yük filan.
Bedeli tek çekimle önceden ödenmiş bir günah…
Lakin ne güzeldir yağmur; üşümek ne güzel, ısınmak!
Güneş ne güzel parlar, sonra portakal çiçeklerinin kokusu…

Binyıllar önce de yakıyordu yüreğimi aşk, aramak, kaybolmak...
Yazık lan…
Şöyle bitirelim, Melih Cevdet’ten yine:

Kayıkçı, sağ ol, getirdin beni kentim Uruk’a,
Dilerim kendi yerine esenlikle dönersin,
Çekmediğim acı kalmadı, bilmez mi misin,
Yürüyen yıldız gibi insan, gökyüzü bitmek ki,
Ölümsüzlüğü aramışım, laf, nasıl yaşardım
Aramasam, o ölümsüz denen yaşıyor mu sanki,
Ardışık günleri zaman sanmışım,
Gökgürültüsü şimşekten sonra gelmez ki,
Odanın içiyle dışarısı bir.
Sen duvarıma bak, pişmiş tuğladan değil mi,
Temelin bulunduğu seti incele biraz da,
Üçte biri kent, üçte biri bahçe, üçte biri
Tanrıça Iştar’ın kendisi sayılan alandır,
Sonra da bağlar, tarlalar başlar kırmızı kuşlar,
Zakkumların içinde saçını tarayan sabah,
Çiçeksiz arpanın hışırtısı gelir sürekli,
Kış günlerine yol gösteren ay şurda dinlenir,
Unutulmuş arabalar sel yaşmaklı çayırda,
Ömrün en mavi göğünü aralık ayı boyar.


Enkidu’nun sonu hepimizin sonu; unutulur mu?
Gılgamış’ın trajedisi de hepimizin derdidir neticede…
Bence bu yüzden ölümlüdür kral,
Gılgamış ise ölümsüz....
Böyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder