13 Ocak 2014 Pazartesi

Dilin Anlam Olanaklarına Dair

Marlon Cahit Uzungece 
Karga İçin Yazdı
Semantik Açıdan Bir “Aynen Öyle” Güzellemesi

Dedim, hava güneşli ama pek soğuk. Titreyerek dedi, aynen öyle.
Dedim, sen de üşüyorsun o zaman. Onayladı. Dedi, aynen öyle.
Dedim, memleket bu aralar böyle. Çaresizdi ne yazık ve vah ki. Dedi, aynen öyle.
Dedim, keşke iki çorap giyseydim. Kendi ayaklarına baktı. Dedi, aynen öyle.
Bunu, “ben de” der gibi kullandın değil mi dedim. Anlamadaki beceriksizliğimi yüzüme vurmadan dedi, aynen öyle.
Dedim, geceleri daha da soğuk bir de sahte kömür olunca şehir de fena oluyor dumandan. Tebessüm etti, dedi aynen öyle.
Bunlar malum kömürden oluyor galiba. Dedi, aynennn öyle.
Dedim, şeyden kalma zannederim. Dedi, aynen öyle, aynen öyle.
Dedim sen de yakıyor musun evde şöyle. Biraz mahcup, dedi, yav aynen öyle.
Dedim, dumansız saha ihlal ediliyor ama. Hiddetlenmişti. Dedi, aynen öyle.
Dedim kış bitince soğuktan ve o sahanın dumanlarından kurtuluruz. Umutlandı memleket için. Dedi, aynen öyle.
Dedim, keşke sigara kadar o kömürle de savaşsak. İğdiş edilmiş bilinçlere adeta tokat atarak dedi, ayyynen öyle.
Dedim, durum vahim. Duruldu. Dedi, aynen öyle.
Dedim, bunu son zamlar için dedim. Başını salladı elleri boş ceplerinde. Dedi, aynen öyle!
Dedim, belimizi büktüler. Sövmedi ama dedi, aaaynen öyle.
Dedim, sohbet ne güzel gidiyor. Memnun memnun, dedi, aynen öyle.
Dedim, fakat tıkandık bir yerde. Kahkaha atarak dedi, ayneeen öyle.
Dedim, havalar gibi takım da kötü gidiyor. Üzüldü, dedi aynen öyle.
Bakıştık bir an.
Dedim, sanırım yine sağlam transferler yok. Yarasını deşmiştim, dedi, aynen öyle.
Dedim bir de hakemler… Kesti lafımı, dedi aynen öyle. Sürpriz bir hamle yapıp yeni bir cümle ile küfretti, bu kez ben sazı aldım, dedim aynen öyle.
Dedim şu gelişmeler Holivut filmleri tadında. Hatta “Tiranlar Çarpışıyor” filan. Netameli konulara girmek istemez gibi, kısa keserek dedi vallahi aynen öyle.
Yargıya dairbir şeyler buyurmuş efendimiz, güzel bir ileri demokrasi hamlesi değil mi üstat, dedim. Şöyle bir bakındı ilgisiz görünmeye çalışır gibi, dedi aynen, aynen!
Ama çelişik bir şeycik değil midir bu? Sanki bin yıl sustuk. Rüzgâr uğultu yapıyor, duymadın beni galiba dedim. Aynen öylesi, bu kez sertti. Tırstım. Çok mu konuştum lan, diye düşünmedim de değil.
Sonra sustuk. Susmak için susmadık, ‘aynen öyle’ler yorgun düştüğü için sustuk.
Dedim, iyi ki ‘aynen öyle’ var. Başını salladı bilgece, dedi aynen öyle.
Dedim, eskiden üç yüz beş yüz kelimeyle konuşuyoruz diye yakınıyorduk, şimdi iki kelimeye düştük. Türkçenin bu son hali için kahroldu adeta, ağlamaklı dedi, aynen öyle.
Onu daha fazla üzemezdim. Ben gideyim artık, sağlıcakla kal dedim. Rahatladı, dedi, aynen öyle. Bunu, “sen de” anlamında kullandın galiba dedim. Kıt anlayışıma sitem ve çokanlamlılığa bir saygı duruşuyla dedi, aynen öyle!
Mahcup olmuştum.
Gidip iki tek rakı atalım diyecektim, fakat bunun sorusunu bir ‘aynen öyle’ cevabına nasıl denk getireceğimi bilemediğimden vazgeçtim bu maceradan.
Anlam-yorum gücümü geliştirmek için biraz daha okumalıyım dedim giderken. Aynen öyle dedi. Bunu “ben de” anlamında değil, halime üzülerek, “geliştir kendini evladım” anlamında, evet git oku vurgusuyla söyledi.
Mırıldandım, aynen öyle, ile.
Ve kişisel gelişimimin kapılarını açmıştım ben böyle.
Ne dediğini duyar gibi oldum, zihnimin içinde yankılanan bir elektrosaz sedası ile: aayy-neyn-neyn-neynnn ööyyle-le-le-le…

Ulan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder