tag:blogger.com,1999:blog-28091176558526767792024-03-18T20:47:14.244-07:00karga sahafUnknownnoreply@blogger.comBlogger217125tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-62717011336753829582016-12-23T09:53:00.001-08:002016-12-23T09:53:14.329-08:00Dünyanın en güzel<br /><br />en pahalı kıyafetlerini<br /><br />dünyanın daha varlıklı<br /><br />en varlıklı insanları kullanır,<br /><br />telefonlarını da arabalarını da... <br /><br />Bunları da dünyanın yoksul insanları<br /><br />daha yoksul insanları<br /><br />en yoksul insanları en az paraya üretirler.<br /><br />De ki karın tokluğuna.<br /><br />Budur asıl mesele.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-17817945200437224282015-12-23T01:49:00.001-08:002015-12-23T01:53:11.804-08:00moon river<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/Fd_JDrnBMMA/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/Fd_JDrnBMMA?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br />
Ay nehri, bir milden geniş,<br />
Bir gün bir şekilde sana rastlıyorum.<br />
Ah, rüya kurucu, sen, kalp kırıcı,<br />
Nereye gidersen git senin yolunda gidiyorum.<br />
Ötede iki serseri, dünyayı görmek için<br />
Görülecek çok fazla dünya var<br />
Aynı gökkuşağının bitimiyiz biz<br />
Kıvrımın etrafında bekleyen,<br />
Yabanmersini arkadaşım,<br />
Ay Nehri ve ben.<br />
<br />
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/vJgGs9WpGt0/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/vJgGs9WpGt0?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br /></div>
<div>
Müzik:</div>
<div>
Henry Mancini</div>
<div>
Sözler:</div>
<div>
Johnny Mercer</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/DHgvzDvi7o4/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/DHgvzDvi7o4?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-5316783052054995442015-11-15T09:04:00.002-08:002015-11-15T09:09:14.010-08:00çeroki, küçük ağacın eğitimi<div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.2px; line-height: 18.48px; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRBsoQgWUBTCdiGhsOtR_AVMm6vRyIrsnWet4DqVvo61BLxf-t5INjr3LXaH9smuRHtnIJy0GRaRZN1DkuZPgv925aHu4xZwfUNj1FOBL8PHoKzgnFwPJ8jffIVoSL4XCOpMb3aMSYJVyr/s1600/kizilderili2.jpg" imageanchor="1" style="color: #e69138; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-decoration: none;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRBsoQgWUBTCdiGhsOtR_AVMm6vRyIrsnWet4DqVvo61BLxf-t5INjr3LXaH9smuRHtnIJy0GRaRZN1DkuZPgv925aHu4xZwfUNj1FOBL8PHoKzgnFwPJ8jffIVoSL4XCOpMb3aMSYJVyr/s320/kizilderili2.jpg" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; border: 1px solid rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.0980392) 1px 1px 5px; padding: 1px; position: relative;" width="320" /></a></div>
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;"><b><span style="color: #b45f06;">MASALIMI DUYACAKSIN</span></b></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">"Yakında burada olmayacağım,</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Masalı duyacaksın</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Kanımın arasından</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">İnsanlarımın arasından</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Ve kartalın çığlığından</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">İçerideki canavar asla sakinleşmeyecek" *</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Bu sözler, Yeni Dünyanın asıl sahiplerinin yaşadığı trajediye ses olan en masum satırları barındırıyor içinde. Toprağı dinle, doğayı dinle, ağaçları dinle; kendilerinin değerini bilmiş olan o insanlar için nasıl da çığlık çığlığa ağıt yaktığını duyacaksın. Elbette, ortada dinleyecek bir ağaç, yaşayan bir toprak, seninle konuşacak bir doğa bulabilirsen.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">"Ufuk çizgisinde ilerliyorum</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Gözyaşı yolunu takip ediyorum"*</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Kaç çocuk annesini kaybetti senin hırsının gölgesinde? Kaç adam eşini kaybetti, kaç ev babasız kaldı senin dönmüş gözünü doyurmak için? Kaç tane ağıt yakıldı kayıpların arkasından, kaç can aldın bir karış toprak için? Kaç insanın yurduna gözünü diktin, gideceğin yerin bir karış topraktan büyük olmayacağını bildiğin halde? Üzüldün mü? Sıcak evine döndüğünde bakabildin mi çocuklarının yüzlerine, öpebildin mi annenin babanın elini?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">"Beyaz adam geldi</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Kutsal toprakları gördü</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Biz önemsedik, siz aldınız</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Siz savaştınız, biz kaybettik</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Savaş değil aslında, adil olmayan bir dövüş</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Manzara kanla güzelce boyandı"*</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">80 dakikada bir milleti yok edecek kadar geliştirdiğin soğukkanlı teknolojin, vicdanını rahatlatmıştır umarım. Umarım ölmemişsindir beyaz adam, ölüm sana ancak bir mükafat olabilir. Düşün beyaz adam, tek bildiği doğayı, Gidişat'ı, insanları sevmek olan altı yaşındaki bir çocuğu kırbaçlayacak kadar ne yaşamış olabilirsin? Sırf senin ahlak kuralların çerçevesinde doğup yetişmedi diye bir çocuğa piç diyecek kadar yüreğini nefretle dolduran ne? </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">Peki sen, çocuk; bedeninde belki de kapanmayacak yaralar açan bu insanları, seni ait olduğun yerden ayıran bu insanları bile sevecek kadar büyük bir yüreğe nasıl sahip oldun? Altı yaşındayken nasıl olur da yaşının belki de on misli yaşta olan bir adamdan daha büyük bir yüreğe sahip oldun?</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">(</span><b style="font-family: 'helvetica neue', 'segoe ui', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 13px;"><i>Küçük Ağacın Eğitimi'ne dair</i></b><span style="background-color: white; font-family: "helvetica neue" , "segoe ui" , "helvetica" , "arial" , "lucida grande" , sans-serif; font-size: 13px;">)</span></div>
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "utopia" , "palatino linotype" , "palatino" , serif; font-size: 13.2px; line-height: 18.48px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "utopia" , "palatino linotype" , "palatino" , serif; font-size: 13.2px; line-height: 18.48px;"><b style="font-family: 'helvetica neue', 'segoe ui', helvetica, arial, 'lucida grande', sans-serif; font-size: 13.2px; line-height: 18.48px;"><span style="color: #b45f06; font-size: medium;">Nazlıcan Özkut</span></b></span></div>
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "utopia" , "palatino linotype" , "palatino" , serif; font-size: 13.2px; line-height: 18.48px;">
</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-48179609392326586072015-10-15T07:11:00.000-07:002015-10-15T07:11:07.953-07:00Sürgünde Bir Kovboy<div style="text-align: center;">
<span style="color: #bf9000; font-size: large;"><b style="background-color: white;">Azıcık Tanıtım, Azıcık Eleştiri Yazısı</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieZ37Hmzh0Noo_t7Le033TqyvB5_syZ0qYrRpxHnblzfkDrXFY80YhF7BNJwOYy0pnMuUhEluVOYKjIeB9uoAvLNGyPRjGqVS2QLT3EAbjGoVViwGfwEfk4FaLqowNvjclE_Ddsv7ZWtds/s1600/kovboy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieZ37Hmzh0Noo_t7Le033TqyvB5_syZ0qYrRpxHnblzfkDrXFY80YhF7BNJwOYy0pnMuUhEluVOYKjIeB9uoAvLNGyPRjGqVS2QLT3EAbjGoVViwGfwEfk4FaLqowNvjclE_Ddsv7ZWtds/s320/kovboy.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sözcükler, yazarının eline düşünce, onun kurgulayabileceği dünyanın tek sınırı vardır: düş gücü. Bu düş gücü kimi yazarlar için sınırı çizilemez bir hal almaz mı? Bilim insanlarının, din adamlarının, -onlara da bir gün cinsiyetçi tavrı reddedip din insanları diyebilecek miyiz- hatta politikacıların mesnetsiz zırvalamalarının bile “görülebilen ufukları,” yazar tarafından alaşağı edilir. Yazar, teması olarak seçtiği insanı, doğayı, dünyayı ya da ruhu öylesi bir tasvir ile “görülebilen ufukların” arkasına taşır ki; sınırlamacılar, düşünce korkakları, sansürcüler apışıp kalırlar. Öylesi kitaplardan birini okudum geçenlerde. Yazmaya çalışacaktım, aldığım notlar vardı, erteledim. Kitaba, sözcüklere ve yazarlara dair yukarıdaki açıklamayı yapıyorum çünkü, kestirmeden büyülü gerçeklik deyip de güdükleştirmeme niyetindeyim. Okutana, vesile olana bir müteşekkir olma halim var oradan devam edeyim. Kitabı, olasıdır; kitabevi raflarında bulmak güç. Azimli okur için kaynak iyi bir sahaf ya da kitap armağan etmeyi becerebilen duyarlı bir dost olabilir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #bf9000;">Sürgünde Bir Kovboy, bu girizgahın objesidir.</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kitap Türkçe’ye çevrilirken, orijinalindeki dilin kullanımına ne kadar özen gösterilmiş bunu çözebilmem, ne yazık ki; Fransızca bilmediğim için mümkünatsızdı; ama Türkçesi, başından sonuna inandırıcılığı ve konuyla örtüşmesi bakımından gayet kabul edilebilir nitelikte. Bunu niçin sorguluyorum? Zira, bütün ailesi bir gaddar tarafından katledilen kahramanın masumiyete, saflığa bu denli sarılabilmesine inanmak için, nevi şahsına münhasır bir yazar diline gereksinim var. Yine, konuşma yeteneği olan bir atla, - Lola’ya bir daha at demeyeceğim- öyküyü baştan sona inandırıcı ve diri tutmak için de o dil gerekli. Çeviri o denli başarılı ki; “hadi canım,” demeden kitabın içinde kalmamızı sağlıyor. Çevirmen güçlü bir övgüyü hak ediyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sürgünde Bir Kovboy’a gelirsek; yaşadığımız dünya, çıkarcıların, katillerin düzenbazların kurguladığı bir eksende dönerken içinde gerçekten bir insan olarak kalabilmeyi başarmak olası mıdır? Soruyor. Lola’nın bile öfkeye, intikam duygusuna kapıldığı bir hengamede saflığı, insanlığı savunmak ve bu düsturun arkasında durmak ne kadar gerçekçi olabilir? Kitabı okurken, başından sonuna kadar; adalet denilen ama aslında öç alma duygusuyla beklemeyi sürdürüyoruz. Bugünlerin giydirilmiş halet-i ruhiyesine tutulmuşuz, unutmayalım. Yazarın her sayfada bizi, sıradan insanları tatmin edecek o “öç anını” yazacağını umut ederek geçiriyoruz okuma dakikalarımızı. Postmodernizmin felsefi yapısının oluşma başlangıcında yazılan romanı okurken, günümüz değerleriyle olayları sorgulamaya başlıyor ve o öç tatminini bir türlü elde edemiyoruz. Neyse ki; romanın işlediği insan ruhunun çözümlemeleri konusu, uzak bir diyarda, uzak bir zamanda ve kovboyların var olduğu bir dönemde geçiyor. Rahatlıyoruz. Nasılsa bugünün imkansızlaştırdığı bir durumu anlatmıyormuş...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir antichrist olarak romanda vücut bulan Boone’a, şimdiki dünyada ulaşmak ve onu Sam’e öldürterek adaleti tecelli ettirmek en iyisi, öyle olmalı. Ama yazarda hiç de öyle bir çaba yok. Vuruyor kahramanı Sam ve Lola’yı çöllere ve bir cennet arayış serüveninde, inanılmaz dostlukların kurulabileceğini bize anlatmaya yelteniyor. Dedim ya; bunu İkinci Dünya Savaşı’na kadarki ya /ya da belki de bir travmayla irkilen savaş sonrası dünyaya anlatmak nispeten kolay olabilirdi. Yazarda 1969’da okuyucuya sunmuş. Şimdi, şu an varolduğumuz dünyada ise o yargıların geçerliliği ise hayli tartışmalı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yazarın bir Fransız olduğunu söyler ve Sam ile Lola’nın (kovboy ve atı) öyküsünün, onun için çok uzak bir kültürden dem vurmak olduğunu ifade edersem, halihazırda şu kalıplaşmış yan unsurlara da sizi hazırlamış olurum: Çöl var, soğuk var, silah var, pusu var, öç var... Ama buralara takılı kalmamak gerekiyor. Bu klişeler, aslında tıpkı bir kovboy filmi izlerken insana dair ruh çözümlemeleri yapan yönetmen senarist ikilisinin yarattığı denkleme benziyor. Ben öyle benzetiyorum. Anlattıklarımdan; yeni bir “Küçük Prens” fenomeni çıkarmak olasıdır. Bir erişkin, bir felsefe kitabı mı yoksa bir çocuk kitabı mı? Buna söyleyebilecek sözüm: Hemen hemen odur.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kanımca, Sürgünde Bir Kovboy’un yazarı Jean Yvane, çeyrek asır sonra Antoine de Saint-Exupery’i mezarında ziyaret etmiş. Çok da ruhuna uygun bir ziyaret olmuş bu öykücük.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Fransızların düşün dünyasında yeri zaten hep ayrıcalıklı olmuştur.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Sürgünde Bir Kovboy – Jean Yvane / Çev. Mehmet Keskinoğlu (Telos – 1996, 124Sf.)</i></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-39486963314768954312015-09-30T07:00:00.005-07:002018-08-13T03:22:56.983-07:00Karga Sahaf Mesai Saatleri <div>
<div>
Yok.</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-61001202232419863532015-09-03T02:50:00.001-07:002015-09-03T02:50:19.387-07:00ve sahneVe sahneye gerçekler çıkar..<br /><br />"yaşamın süremleri aksın kendi dilince"<br /><br />Sözcükler...<br />ne çok anlam ifade ediyor insana.<br />Yaşamdaki her şey, bize gerçekliği fısıldıyor adeta:<br />"Sen hiçbir şeyi değiştiremezsin.. Hele ki beni asla! Sadece yaptıkların bende gizli kalır.<br />Sen bile ne yaptığını bilemezsin.. Sen kendini, bir şeyleri değiştirdim diye aldatabilirsin.. ama şunu bil ki aslında hiçbir şey değişmemiştir.<br />Ve her şey benim dilimde akmaya devam ediyordur. Yani bırak; her şey kendi dilince aksın şu dünyada.<br />Çünkü; hiçbir şeyi değiştiremeyeceksen, çabalamanın anlamı var mıdır sence şu aciz dünyanda?"<br /><br /><i>Hakan Savlı<br />Gizli- Sevginin Süremleri: 11/ Morning (Departure of the Boats)<br />Sözcükler Yayınları</i><br />*<br />Anonim bir söz...<br /><br />Beni hep uçurumun kıyısına getiren, dostlarım oldu.<br />Sonrası mı?<br />İttiler işte..<br /><br /><b><span style="color: #783f04;">Onur Köse</span></b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-33450764778881027982015-08-15T03:17:00.001-07:002015-08-15T03:19:49.819-07:00Münir Özkul'dan Tomas Fasulyeciyan Tiradı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/RVpcuvED0hI/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/RVpcuvED0hI?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-60186502316098162032015-07-14T11:03:00.004-07:002015-07-14T11:06:19.202-07:00Pluton<div class="_5pbx userContent" data-ft="{"tn":"K"}" style="background-color: white; font-family: helvetica, arial, sans-serif; line-height: 1.38; overflow: hidden;">
<div class="text_exposed_root text_exposed" id="id_55a54e530171a2a45932282" style="display: inline;">
<div style="color: #141823; font-size: 14px; margin-bottom: 6px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMeGUHmDdOmg2dTfD7PCXBspgUkAFvBkfvfRFoo99fUdqSJyQEPmbNxkw8Zl90_eBYSn_ZiVXydQouy8ZeKp-XbfX3W0Zz7D4Hb-xhryB-pR8aNVCC-EAfzcC-mfWD0SDkVLgJv_nVBvbu/s1600/plutocummm.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMeGUHmDdOmg2dTfD7PCXBspgUkAFvBkfvfRFoo99fUdqSJyQEPmbNxkw8Zl90_eBYSn_ZiVXydQouy8ZeKp-XbfX3W0Zz7D4Hb-xhryB-pR8aNVCC-EAfzcC-mfWD0SDkVLgJv_nVBvbu/s320/plutocummm.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Küçük bir kız bulmuş Pluton'un adını.<br />
Yıllar sonra akşama karışıyordu kuzey treni.<br />
Yıldızlı bir akşamdı, tüneldeydik.<br />
Öksürüyordu kesik kesik.</div>
<div class="text_exposed_show" style="display: inline;">
<div style="color: #141823; font-size: 14px; margin-bottom: 6px;">
Kahve makinasının yanında iki adam vardı<br />
birisi yağmura doğru<br />
hiçbir yere öteki</div>
<div style="color: #141823; font-size: 14px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Onu ben buldum, dedi adam,<br />
Ortaamerika'da bir çiftlik evinde<br />
gençtim, saatlerce fotoğrafını çekerdim göğün<br />
karşılaştırarak gezegenleri.<br />
Sonra sen geldin<br />
taşıyarak küçükkızın kalbini<br />
kadifeye sarılı bir mücevher gibi</div>
<div style="color: #141823; font-size: 14px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
ve sordun, hiç unutmam<br />
hangisi daha değerli<br />
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
<div style="font-size: 14px;">
<b><span style="color: #990000;">Memet Baydur'a </span></b></div>
<div style="color: #141823; font-size: 14px;">
<b>1999</b></div>
<span style="color: #b45f06; font-size: large;"><b>Hakan Savlı</b></span></div>
</div>
</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 16.0799999237061px;">
<div data-ft="{"tn":"H"}">
<div class="mtm" style="margin-top: 10px;">
<div class="_5cq3" data-ft="{"tn":"E"}" style="position: relative;">
<a ajaxify="/KargaSahafhane/photos/a.141362109391054.1073741828.141243999402865/375978732596056/?type=1&src=https%3A%2F%2Fscontent-fra3-1.xx.fbcdn.net%2Fhphotos-xtf1%2Fv%2Ft1.0-9%2F11751750_375978732596056_587861527034166011_n.jpg%3Foh%3De8103ca1d186efeedbba2db8bc7ca07e%26oe%3D5619C288&size=670%2C371&fbid=375978732596056&player_origin=unknown" class="_4-eo _2t9n" href="https://www.facebook.com/KargaSahafhane/photos/a.141362109391054.1073741828.141243999402865/375978732596056/?type=1" rel="theater" style="-webkit-box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.0470588) 0px 1px 1px; color: #3b5998; cursor: pointer; display: block; position: relative; text-decoration: none; width: 470px;">
</a></div>
</div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-50876729607985550362015-07-10T04:27:00.001-07:002015-07-10T04:29:05.992-07:00yerler ve...<span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;"> Zaman geçtikçe unutulur birçok şey. Hayat yaşanmışlıkları ve yaşanacakları silmeye devam eder. Verilen sözler de öyle olur bazen. Unutulur ve tekrar unutulur. Isteyin ya da istemeyin. Unutulur.</span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;">"Verdiğimiz sözler bile... solar... doğar... ve solar." </span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;"> Ama yerler bizi uçsuz bucaksız boşluktan alıp götürür. Bize yaşanmışlıkları anlatır, gözümüzde canlandırır, o anı tekrar yaşatır ve o anı tekrar hissettirir. Bu yüzden kurtarıcımızdır yerler. Bize eski bizi hatırlatır, yaşanmışlıklardan ders almamızı ve mutlu olmamızı sağlar. Belki de üzmeyi ama olması gereken de budur. </span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;">"Uzaklardan seslenir dururlar bize..." </span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;">Anılarımızı canlı tutan o yerler.</span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;"><span style="color: #e69138;"><b>Hakan SAVLI </b></span>"Yerler", Gizli'den</span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;"><i>Sözcükler Yayınları</i></span><br style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;">2015 1.Baskı Istanbul</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13px;"><br /></span><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;"></span><span style="background-color: white; font-family: 'Helvetica Neue', 'Segoe UI', Helvetica, Arial, 'Lucida Grande', sans-serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;"><span style="color: #990000; font-size: medium;"><b>Süher Günaydın</b></span></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-34468661298032683262015-06-16T09:00:00.001-07:002015-06-16T09:15:35.056-07:00borgesvari bir futbol hatırası<div class="text" style="margin-bottom: 10px;">
<div style="text-align: justify;">
O hafta belki futbol tarihimizin en uzun haftası olmuştu. Bu, bir tedirginliğin tezahürü olan uzunluktu ve tabi ki izafi bir haldi. Gitti giderdi şampiyonluk, sıkıntı buydu. Pazar olacak ve şampiyonluk için en küçük bir umut bile heba edilmeyecekti. Öyleydi de, biz o umut kırıntısını nereden ve nasıl bulacaktık? Sonuçta bir umut aramak için de o haftanın geçmesi ve Pazarın gelmesi gerekiyordu. Ama zaman geçmiyordu, bir yerde alıkonmuştu. Durmuştu, hatta yok olmuştu.</div>
<div style="text-align: justify;">
Dünyanın en uzun gecesi bir günü diğerine bağlayamıyordu. Bir derin uyku halindeydi evren veya bize öyle geliyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
Bunca eziyet yetmezmiş gibi Azmi, telefonda arıyor 16.45’ten 24 saat önce “yarın bu saatlerde...” diyordu, kahkahası telefonda değil tüm kentte yankılanıyordu. Evet, yarın bu saatler… O kahkaha büyüyor, evriliyor, kara deliğin kendisi oluyor ve her şey orada kayboluyordu…</div>
<div style="text-align: justify;">
Umut denen şey bize ne kadar uzaktı; yine bir şampiyonluk, konfetiler, son tezahürat… Uzaktı, ovanın sarı sıcak ıssızlığında kayboluyordu her şey. Ah umut…</div>
<div style="text-align: justify;">
“Kaf dağını aşacaksın, üç haftada aşacaksın, kim bilir hangi noktadan kıracaksın buzu, nasıl bulacaksın nerede olduğu hatta varlığı bile meçhul o kılavuzu."</div>
<div style="text-align: justify;">
Üstelik o an bizim hedefe ulaşmamız da yetmiyordu mutlu sona. Felek, bir başka yerden de gülmeliydi bize.</div>
<div style="text-align: justify;">
Sonra her şey birden akmaya başladı. Bin yıldır indirmeyen yağmur şimdi yeşertmişti çölü. Portakal çiçeği kokusu sarmıştı şehri. Rüyalarımızdaki peri kızı görünmüştü. Belki bir “sihirle” aydınlanmıştı kâinat.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 11px; text-align: center;">
<img alt="http://www.ballardian.com/images/lord_borges.jpg" src="http://www.ballardian.com/images/lord_borges.jpg" height="316" width="294" /></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Borges, hala görebiliyor olsaydı ve maçı(ın o anını) izleseydi şöyle hikâye ederdi:</div>
<div style="text-align: justify;">
“Tüm Pagan Tanrıları oradaydı. Odin de gelmişti. Ana kıta Anadolu’nun ve Kilikya’nın en ihtişamlı töreniydi. Birazdan biri gülecek diğeri ağlayacaktı, ben böyle bir an’a şahit olmak istemezdim ya…</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu öbür yüzü olmayan bir madalyondu. Ve olmayan yüzü göğe doğru düşünce hiç görünmeyecek, asla bulunamayacaktı. –Ki onu Kutsal Kâse Şövalyelerinden eski Babil krallarına kadar her bir maceraperest, hiç bulamayacağını bile bile, ölümüne aramıştı. Çünkü aramak amaç olmuştu…-</div>
<div style="text-align: justify;">
Ah, Alef’i yazmamış olsaydım şimdi daha derinlikli anlatırdım onu.</div>
<div style="text-align: justify;">
Aynı sayfasını bir daha hiçbir zaman bulamadığım o “Kum Kitabı”o anda somutlaşmıştı. Tekrarı olmayan anlar, tüm hayatımızın kaderini çizer ve biz onları bir daha bulamayız. Böyle bir şeydi.</div>
<div style="text-align: justify;">
Her şey o Pagan şöleninde yaşanırken kendi zamanında, ‘Kaptan’ topa vurduğunda sanki Kral Arthur, Exsalibur ile göğü yardı ve evrende başka bir boyut açıldı. Orada Alef turuncu bir ışıktı. Ben aslında o an kör olmuştum. Mutluydum bile, çünkü yerle güneş arasında ben göreceğimi zaten görmüştüm. O meşin gülle kalenin surlarını yıktığında, bu hikâyeyi ben çoktan yazmıştım.”</div>
<div style="text-align: justify;">
Derken biz, en zor geçitleri aşmış, turuncu bir günbatımında atımızı yen bir maceraya doğru sürmeye başlamıştık.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Not</b>: Bakınız; <i>J. L. Borges’in ” Kum Kitabı, Alef, Kurs” adlı hikâyeleri.</i> İletişim Yayınlarından…</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-12320367328189701192015-06-04T09:27:00.003-07:002015-06-04T09:27:51.876-07:00Turuncu, Hakan Savlı<span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Evvel zaman içinde zenci bir kadın aşkı öğretmiş şaire, şakalar, oyunlar, öpücükler ve aşk ile.</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">“ Loş bir odada biraz şaka biraz oyun... Öpücükler</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Ve biraz</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Aşk la. ”</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Aşk garip şeymiş, kimsenin duymadığı ve bilmediği bir müziği dinlemekmiş.</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">“ Onun kalbiyle uyanmayı</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">İskenderun yağmurlarını</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">İki yalnız insanın sevişmesini</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Çingene çadırlarından tüten dumanı ”</span><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><br style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;" /><span style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">Gençmiş şair, şiiri sözcükler sanmış. Sonra anlamış şairin bir yapboz ustası, parçaları birleştiren olduğunu.</span><br />
<div style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">
<br />“ Gençtim... Sözcüklerdi şiir<br />Oysa şair parçaları birleştirenmiş ”<br /><br />İnsanoğlunun çevirdiği her türlü entrika: ayrılıklar, suçlar, suçsuzluklar... Hepsi yok olmaya mahkummuş, ki yok olmuşlar da zaten.<br /><br />“ Uçsuzluklar, suçsuzluklar, ayrılıklar iç içe<br />Dalga dalga olmuş... Yokoluşa karışmış ”<br /><br />Gençmiş, deneyimsizmiş, çaylakmış şair, her şey tekdüze görünürmüş. Her şeyin tek bir rengi varmış: turuncu.<br /><br />“ Boşluklar, artıklar, ışıltılar turuncu ”</div>
<div style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">
<br />Aşk bitip, sevdiğin gidince duyamaz olurmuşsun o kimsenin bilmediği müziği, bir bakmışsın sen de kimse olmuşsun. Sessizliği anlamaya, anlamlandırmaya çalışırmışsın, kendi kendine binbir yol üreterek.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">
<br />“ Sessizliği anlamanın binbir yolu var<br />Göğe uçup gitmişse sevdiğin<br />Bir ilk yaz akşamı denizkıyısında uyu ”<br /><br />Aşk güzeldi, sen üşürken siyah tenli bir kadın ruhunu ısıtacak aşk şarkıları söylemiş, aşkı öğretmişti sana. Çünkü bir kadın kalbiyle soluk alır, kalbiyle yaşardı. Sen üşürken ve soluk almak için ısınmaya ihtiyaç duyarken, o soluk almak için sadece kalbine ihtiyaç duyar.<br /><br />“ Çünkü bir kadın kalbiyle soluk alır... ”<br /><br />Çünkü kadın kutsaldı, sende bıraktığı en ufak bir lekeyi bile Tanrı onaylardı: O, benim.<br /><br />“ Çünkü bir kadının sana bıraktığı lekelere Tanrı<br /><br />Parmakizlerini sessizce saçar ”<br /><br />Çünkü kadın gittiğinde ve gölgesi sona erdiğinde başlarmış acı. Acı gittiğindeyse tek bir renk kalırmış: turuncu.<br /><br />“Çünkü incecik kara bir kız kaybolduktan sonra yağmurun<br /><br />İçinde dolaşan gölge oyunu<br /><br />Ve acının ardından o gelir... Turuncu... ”<br /><br />Her şey birbirine karışmışken ve hayat akışında devam ederken umudunu kaybetmemiş, çünkü kavuşmanın binlerce yolu varmış. Acı,buruk veya çılgınca. Umut tohumunu ekermiş aşk, çünkü çaresizlik sadece aşkla aşılırmış.<br /><br />“ Kimi buruk, kimi toprak, kimi çılgınca<br />Çünkü çaresizlik aşkla aşılır... Sadece aşkla... ”</div>
<div style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 13.1999998092651px; line-height: 18.4799995422363px;">
<span style="color: #274e13; font-size: medium;"><b>Nazlıcan Özkut</b></span><br /><br /><span style="color: #cc0000;"><b>Hakan Savlı</b>,</span><span style="color: #e69138;"> “Turuncu</span>”, Gizli’den<br /><i>Sözcükler Yayınları</i>, Mayıs 2015,İstanbul</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-5012609184061330272015-05-29T09:44:00.005-07:002015-05-29T09:51:36.256-07:00bir ağıt gibi<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #bf9000;">Dikildim Karşısına</span></b></div>
<br />
<i>“yağmurlar arkasında bir sabah vakti<br /> Seni gömdüler, çok silahsızdım.”</i><br />
<br />
<i> Çok Silahsız</i>/<b>Hakan Savlı</b><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Yetişemedim, o kadar uzun değildi kollarım. Gücüm de yetmedi engel olmaya. Çaresizdim ölüm karşısında, silahsızdım.</div>
<div style="text-align: justify;">
Çok severdim yağmurları. Şimdi dalga geçiyor benimle hayat. Sevdiklerimden de nefret ettirmeye çalışıyor sanki. “Neden benimle uğraşırsın ki!” dedim. Usulca aldı beni kollarının arasına, uyuşturdu sanki her tarafımı. “Alışacaksın.” dedi. “ Sen de alışacaksın. Sadece arada bir fısıldayacağım sana, unutmamalısın ne de olsa...”</div>
<div style="text-align: justify;">
Söylediklerinden sonra sırıttı hayat. Filmlerdeki kötü karakterlermişçesine...</div>
<br />
<b><span style="color: #bf9000;">H. Elif Akmeşe</span></b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-75945673713398580192015-05-19T04:12:00.000-07:002015-05-19T04:16:37.197-07:00 bir şiirden bir hayata"İki şişe sütle dönüyorum yanına<br />
Cebindeki çikolata erimeden küçükkız<br />
<br />
Kar sokakları bürümeden.<br />
<br />
Kapı zilinin ardında sesin<br />
Ben, bu hatalı mamül<br />
İlk kez mutlu, küçükkız<br />
<br />
Kuş sıkıştı cama,<br />
Onu kurtardım ama<br />
İlk gören sendin<br />
<br />
Kar kuşların sesini<br />
Emer ve ilkyaz yapar<br />
<br />
Sütdişleri uykuna dokunurlar ve<br />
<br />
İki şişe sütle dönüyorum yanına<br />
Ve bir bebek şampuanı, küçükkız."<br />
__________________<br />
<b><span style="color: #cc0000;">Hakan Savlı</span></b>-<i>Süt</i><br />
<div>
<i>Bütün Şiirleri</i><br />
<div>
<b><span style="color: #cc0000;">Gizli</span></b></div>
<div>
<b><span style="color: #b45f06;">Sözcükler Yayınları</span></b></div>
<div>
<i>Mayıs 2015</i><br />
__________________<br />
<b><span style="color: orange;"><br /></span></b>
<b><span style="color: orange;">De ki...</span></b><br />
<b><span style="color: orange;"><br /></span></b>
Süt ve çikolata. Bir sevdaya dahil iki yabancı. Çocuğun aklındaki tek mutluluk bu. Adamın aklındaki tek mutluluk küçükkızın sesi. Kuşları sever küçükkız ve sevilen kuş sıkışır bir cama. Kuşun aklındaki tek mutluluk uçmak kurşun göklere. Adam kurtardı kuşu ve aşık oldu kuş adama. Yeni bir sevda daha başladı,yabancı. Kuş bağırdı aşkını ama umudu yok. Beyaz bir kar susturdu sevda kuşunu. Karın aklındaki tek mutluluk güneşin yalnızlığı.<br />
Kış bitti, aşk bitti.<br />
Adamın aklında hala küçükkız. Küçükkızın aklında hala kayıp kuş<br />
Ve kuşun aklında sadece bir hiçlik kaldı.<br />
<b><span style="color: orange; font-size: large;"><br />Nazlıcan Akkaya</span></b></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-16705493684705135252015-05-12T07:10:00.005-07:002015-05-12T07:10:27.538-07:00Edebiyat yasaklansa ne olur?<div style="text-align: justify;">
Yarın Türkiye’de fırıncılar çalışmasa milyonlarca insan aç kalırdı. Yarın otobüs sürücüleri grev yapsa on binlerce insan gitmek istedikleri yerlere gidemezdi. Yarın sağlık çalışanları işlerini bıraksa, yüz binlerce insan sağlık hizmeti alamaz, ciddi hastalığı olan hastaların yaşamı tehlikeye girerdi. Bütün bu aksaklıklar “hemen” olurdu.</div>
<div style="text-align: justify;">
Peki yarın edebiyat yasaklansa ne değişir? Artık roman, öykü ya da şiir yazılmasa bugünden yarına ne kaybederiz?</div>
<div style="text-align: justify;">
Gözle görünür bir kaybımız olmaz. Edebiyat yasaklandığında ne aç kalırız, ne de buna benzer bir mağdurluğumuz olur. Çoğu insanın yaşamında edebiyat zaten yoktur, hiç</div>
<div style="text-align: justify;">
olmamıştır.</div>
<div style="text-align: justify;">
Bir diğer insan grubu ise edebiyat diye “pop edebiyat” olarak isimlendirilebilecek kitapları bilir. Yılda okunan üç-beş kitap Dan Brown, Adam Fawer, Grinin Elli Tonu gibi çok satanlar ya da kişisel gelişim türü kitaplardır. Bu okur tipi yaşamında hemen hiçbir edebi eser okumamıştır. Bu gruptaki okur için kitapları değerlendirme ölçütü “hoşlanma” ya da “hoşlanmama”dan ibarettir. Bir roman kolay okunuyor veya sürükleyici ise “iyi”dir.</div>
<div style="text-align: justify;">
Hiç kitap okumayan ilk gruptan bir farkları yoktur; sadece edebiyatla ilgilendiklerini, roman okuduklarını zannederler. Estetik bilincin şekillenmesi bakımından edebiyatın yasaklanmasının bu iki insan grubu üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır.</div>
<div style="text-align: justify;">
Bir roman, bugünden yarına insanın hiçbir şeyini değiştirmese de uzun vadede insana karışır ve dünya algısını açıkça şekillendirir. İnsan duyarlılığını yontmakta, ruhunu şekillendirmekte sanat ve edebiyattan daha etkili bir yöntem yoktur. </div>
<div style="text-align: justify;">
Edebiyat yasaklansa sen hep eksik kalırdın. Boş bir kağıt misali. Ama kimsenin kalemi yoktu. </div>
<div>
<br /></div>
<span style="color: #b45f06; font-size: large;"><b>Damla Ünlü</b></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-753127317863836192015-05-03T02:29:00.002-07:002015-05-03T02:29:12.733-07:00unutupSorun şu ki:<br />İnsanlar artık bir kalbe sahip olduklarını unuttular. <br />Ben de unutsam...<br />Kaybolsam aralarında<br />Sonra gözyaşlarımda boğulsam <br />Çünkü fotoğraflarda kaldı gülüşlerim<br />Ve çok uzaklarda şimdi sevdiklerim<br />Ben de diyorum unutup kalbimi<br />Sana katılabilir miyim?<br /><b><span style="color: #b45f06;"><br />Damla Ünlü</span></b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-73362164600509703802015-04-24T06:12:00.000-07:002015-04-24T06:12:00.834-07:00kitap yakıyorlar / Bertolt BrechtBuyurunca Hitler Hazretleri <br />Zararlı fikirlerle dolu kitapların yakılmasını <br />Halkın önünde, alanlarda<br />Öküzler odun yığınlarına araba araba kitap taşıdı<br />Gözden düşmüş şairlerden biri<br />Hem de en iyilerinden biri<br />Şöyle bir göz gezdirdi yakılacak listesine<br />Gitti aklı başından<br />Unutulmuştu kendi adı<br />Hemen seğirtti çalışma odasına<br />Sanki öfkesinden kanatlanmıştı<br />O saat bir mektup karaladı zorbalara<br />Benimkileri de yakın, dedi, benimkileri de<br />Yapamazsınız bana bu kötülüğü<br />Kenarda bırakamazsınız beni<br />Ben de hep gerçeği söylemedim mi kitaplarımda<br />Neden davranırsınız bana yalancıymışım gibi<br />Yakın benimkileri de<div>
<br /><b><span style="color: #b45f06; font-size: large;">Bertolt Brecht</span></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-43710901195911165302015-04-23T01:59:00.002-07:002015-04-23T01:59:12.677-07:00kardeşim ve ben<div style="text-align: justify;">
Biz çocukken akşamlara kadar oyunlar oynar, oyunla doyardık. </div>
<div style="text-align: justify;">
Annemiz yemeğe çağırdığında “Biz tokuz. Oyun oynadıktan sonra doyuyoruz!” derdik. </div>
<div style="text-align: justify;">
Caddeye bakan bir apartmanda oturuyorduk. </div>
<div style="text-align: justify;">
Anasınıfı yaşlarındaydık daha. </div>
<div style="text-align: justify;">
Birlikte oynar, yediklerimizi birlikte yerdik. </div>
<div style="text-align: justify;">
Sıkı ahbaptık, birbirimizden sakladığımız hiçbir şey yoktu. </div>
<div style="text-align: justify;">
Yaptığımız yaramazlıklar bile beraberdi. </div>
<div style="text-align: justify;">
Ne var ki birbirimizden başka arkadaşımız yoktu. </div>
<div style="text-align: justify;">
Kardeşten başka bir arkadaş nasıl olur bilmiyorduk. </div>
<div style="text-align: justify;">
Tüm günümüz evin içinde ve balkonda geçerdi. </div>
<div style="text-align: justify;">
Apartman ve şehir hayatı bu konuda bitirmişti bizi. </div>
<div style="text-align: justify;">
Ben okula başladığımda çok zor arkadaş edinmiştim. </div>
<div style="text-align: justify;">
Çünkü bilmiyordum bir arkadaşlık nasıl başlar ve sürdürülür. </div>
<div style="text-align: justify;">
O zamana kadar günlerim kardeşimle beraber kurduğumuz dünyalarda geçerdi. </div>
<div style="text-align: justify;">
Ah, bu apartman hayatı! </div>
<div style="text-align: justify;">
Ah, bu betonlar! </div>
<div style="text-align: justify;">
Bizleri asosyal hayata sürüklemişti. </div>
<div style="text-align: justify;">
Biz o zorluğu aştık da ya diğerleri? </div>
<div style="text-align: justify;">
Diğer çocuklar da mı bizim kadar şanslıydı?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bahsettiğim zamandan tamı tamına on yıl sonrasındayım. Küçük kardeşimi parka götürmüştüm. Orada, bahsettiğim küçük yaşlarımda beş altı kız gördüm. Hep beraber evcilik oynuyorlardı. Çok mutlu görünüyorlardı ama ben onların nasıl hissettiklerini, o duygunun nasıl bir duygu olduğunu asla bilemeyeceğim. </div>
<br /><b><span style="color: #b45f06; font-size: large;">H. E. Akmeşe</span></b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-74829940018764672822015-04-17T02:03:00.002-07:002015-04-17T02:03:23.478-07:00karga sözü<span style="background-color: white; color: #292f33; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 18px; white-space: pre-wrap;">Ataol Behramoğlu </span><br />
<span style="background-color: white; color: #292f33; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 18px; white-space: pre-wrap;">"aşk iki kişiliktir" derken de </span><br />
<span style="background-color: white; color: #292f33; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 18px; white-space: pre-wrap;">yanılmakla </span><br />
<span style="background-color: white; color: #292f33; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 18px; white-space: pre-wrap;">meşguldü.</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-56783340111798856082015-04-10T02:47:00.000-07:002015-04-10T02:48:16.035-07:00Roy Keane: Arsenal ve Chelsea Bohçacılık Yapıyor <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixEtMfMUfFB73KsFbncIU0YjiTbZlsVkDFonUUcOwpWzvMi6Z862d7n-OKUGAwY-j8fbyAYav6pdpyKtGMkUQRc0THYmc7ta4KzBrWrthlOXpASvq793rDlDf-Yc-rmPF5ZfYX5cLTmWJf/s1600/Keanee.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixEtMfMUfFB73KsFbncIU0YjiTbZlsVkDFonUUcOwpWzvMi6Z862d7n-OKUGAwY-j8fbyAYav6pdpyKtGMkUQRc0THYmc7ta4KzBrWrthlOXpASvq793rDlDf-Yc-rmPF5ZfYX5cLTmWJf/s1600/Keanee.jpg" height="158" width="320" /></a></div>
<div>
<br /></div>
Eski olmanın çoğu kez tüfeği sayılır <br />
Bohçadan tüfek çıkar biri <br />
Görünüşe göre buluntu biri, gözüğü pek<br />
<br />
Sahur sakinleri davul gibi bohçacıdır kardeşim <br />
Evin durumunu kaldırır oynarlar <br />
Zekiye kızı kristina da eh işte <br />
Eh hakkıyla devlete gitti yani vursun mu?<br />
<br />
Sen ne biçim muhtarlar hakkında bi insansın <br />
Camiye dalanyok bir kavram gibi <br />
Ha olsun sana bohçacı vuran insan <br />
Hor gülme bohçacıları leblebici horhor değiller en azından <br />
Ha onlar belki de bir dükkan açıyorlar bir çantaya <br />
Bugün bismillah tv açılıyor, daha bismillah demedik. <br />
Komutla açılanını gördüydük hoş ama <br />
İşte her yerde bohçacı kötüleniyor. <br />
Evkur diye emir geliyor büyük yerden <br />
büyük bi yer olarak. <br />
Kimseden araba kiralamayın abi. <br />
Benim liderimin takozsuz bi duruşu var bu noktada.<br />
<br />
Evden eve taşıma çok karıştırdı bu ülkeyi <br />
Kıptiler mi evet bahis ters tarafa <br />
Ezilme kartı bari ver ben kaybı daha modern bir cüzdan arıyorum <br />
Altın dişlerimi terazide görü görü <br />
Kelle paça daldım çorbaya sevgilim<br />
<br />
bugün çocuğu okula götürme bohçacıya verelim.<br />
<b><span style="color: #b45f06;"><br /> ipek mecit </span></b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-41043836784127151322015-04-09T02:37:00.001-07:002015-04-09T02:37:46.968-07:00albino karga<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Nedensiz ve nereden geldiği belirsiz bir <span style="font-size: large;"><b>hiç </b></span>var içimde.</div>
<br />Sanki uzun zamandır yaşananlar üzerime <span style="font-size: large;">çökmüş </span>ve ağırlığının altında hiç mi hiç şansım yok.<br /><br />Benim ondan başka <span style="font-size: x-large;">kimsem </span>yoktu, oysa o sadece beni sevemiyordu.<br /><br />Gökyüzünü severdi, güneşi, kuşları, denizin kokusunu, yağmurun sesini, kadınları, <span style="font-size: large;">güneşli havaları</span>…<br /><br /><b>Kalbi ben gelene kadar dolmuştu. </b><br />Erken gelebilseydim eğer <span style="font-size: large;">belki </span>de severdi beni sınırsızca.<br /><br />Ben karanlığın içinde albino bir <span style="font-size: large;">Kargaydım</span>. <br />Oysa o siyahların en koyusuydu.<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5MlZ9aNm5FRBiVrChEiwaEwLvqJsREmAEYHFNfOPlXzn6eRBSDMyhigKMo0gUERlXmagWI7-v257p8QZ57iXXoul5yrevk2N6mdTwTkIhKBsKiZML47EGNX2P6l6tUh1F0wrxtSJ0EoeJ/s1600/alk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5MlZ9aNm5FRBiVrChEiwaEwLvqJsREmAEYHFNfOPlXzn6eRBSDMyhigKMo0gUERlXmagWI7-v257p8QZ57iXXoul5yrevk2N6mdTwTkIhKBsKiZML47EGNX2P6l6tUh1F0wrxtSJ0EoeJ/s1600/alk.jpg" height="206" width="320" /></a><br /><br /><b><span style="color: #b45f06;">Nazlıcan Akkaya</span></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-60038417675599642712015-04-07T09:31:00.000-07:002015-04-07T09:32:09.506-07:00yaşanmış zen hikayeleri III / İpek Mecit<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW9NIy-2Cy6q5HiAxZg9z8YWTzTK_82B4yQ56LXdcmVB8-gvAUz7wrvIdY8dzjfPrPxLH9nhSeQ2XpO78hEoAECJHTCx6VeihV9pPF6SB0sZCXgr1JqH23UwPj7nt9yzkI0zO9LhM0tiW9/s1600/kd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW9NIy-2Cy6q5HiAxZg9z8YWTzTK_82B4yQ56LXdcmVB8-gvAUz7wrvIdY8dzjfPrPxLH9nhSeQ2XpO78hEoAECJHTCx6VeihV9pPF6SB0sZCXgr1JqH23UwPj7nt9yzkI0zO9LhM0tiW9/s1600/kd.jpg" height="400" width="395" /></a></div>
<span style="color: #cc0000; font-size: x-large;"><b>19.</b></span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Vapurumu vermiyorum diye bağıran kalabalığı gördü. Genci, yaşlısı, kadını, çocuğu ve vapuruyla gelmişlerdi. Vapur tüm olan bitenden habersiz, güvertesinde yatıyordu. Antalyalı biri var mı? Antalyalı ben yokum dedi zen ustası. Kalabalığın biraz içinden illaki biri çıktı, kravatını yıkadı, ütüledi. Bağırdıkça büyüyen kalabalığa doğru adam kravatını konuşturuyordu. Pamuktan, ketenden anlatıyordu. Öyle tarlalar anlatıyordu ki, bir ucundan diğer ucunu, geceleyin düşmesin diye ağacın altına sıkıştırmış öylece yatıyordu vapur. Soğan-ekmek yiyen bir tarla faresi kadar mutluydu. Varsın en güzel yemeğin kokusu en kötü komşudan gelsin. Seni balkondan attırmak için imza toplayan bir teyze vardır her zaman. Herkesin bir imzası vardır. Ev sahipleri, depremi öküz boynuzuyla yapıyor zannediyo, o yüzden pastaneden saman değil ekler alıyorlar. Kiracının çocuğu, bodruma saklanan siyah köpeği arıyor, kuru boyaları bitmek üzereymiş. Böyle renkler söyleme çocuk, yakalarlar seni. Ben de onlara kafa atarım. Atamazsın, onların kafalarında seninkinden daha siyah bir köpek var dedi zen ustası.</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #38761d; font-size: x-large;">20 .</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Selinay, on milyonluk çağla aldı seyyar satıcıdan. Normalde bu paraya bu kadar çağla gelmez. Polis, sizden kontör istemez. Polis, sizden, sağlık, mutluluk, para ve aşk getirmesini ister. Seyyar satıcı, para üstünü istedi vermek. Kelimeleri niçin yutarlar biliyor musun? Uzayda değil, evimizde yaşıyorlar. Kentin seslerini kayıt altına alma merakı bazen hoş olmayan sonuçlar doğuruyor. Bir at arabası atı, çingenesine la havle çekerken, beşinci kattan sapsarı dolmuşların camına doğru fırlayan şeftali çekirdeklerinin patlaması, ışığı ilk sönen evden çıt çıkmayan sesin, birilerini uyandırmak isterken aynı anda birileri iyice uyusun diye bağırılan insan seslerine, daha yan masada rihanna getirilmeye çalışılırken üç çeşit yemek sekiz milyondu ne güzel seslerine karışması gibi. Bin yıl sonra birinin eline geçtiğinde, vapur da her şeyi tek tek ötmüş bir güzel. Sizin de dolabınızdan sürekli bir şeyler çalınıyorsa, soba alegorisinde mandalina kabuğunun, ayça da contemporary ece de contemporary gibi bir denkleşime tekabül ettiğini düşünürsünüz. Çingene dedi ki, adamlar peşindeyse benim adımı ver. At arabası atı da bilemiyorum dedi.</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #783f04; font-size: x-large;">21.</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Hayrete düçar olan, bir daire çizer. Kalabalık, okulların ve camilerin çeşmelerinden su içmeye gitti. Güvertesinden gururla atlayan vapur, renkli tebeşirlerle çizdiği etrafının içinde huzura kavuştu. Zen ustası ve Selinay, bir bankta on milyonluk çağlayı bitiremediler. Bu hayatta bazen itfaiyeyi, jandarmayı, bilinmeyen numaraları ve zabıtayı ararız. Zabıtayı ararız ki koşuşturma olsun. Zen ustası, parktan öylesine geçen simsiyah bir köpekle yere bir daire çizdi. Bostan sahibi, ille de tutturduğu cevizlerini arıyordu. Dairenin içine de baktı, bulamadı. Ustayla göz göze geldi, orada da bulamadı. Bezik oynayan kadınlar geçiyordu yoldan, onlara sordu. Antalyalı onlar da yoktu. Japonya'dan gelen go oyunu kadınların başına toplandı. Eliniz nasıl? Herkes, hırsızlıktan eline baktı. Herkes, elinde ağır bir sineğin tuzsuzluğunu gördü. Kiracının çocuğu, bir bardak soğuk suya dört küp şeker atarak karıştırdı. Yazın neşesi olarak.</div>
</div>
<div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #a64d79;"><br /></span></div>
<span style="color: #a64d79;"><span style="font-size: x-large;"><b>ipek mecit</b></span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-59850071884246143002015-04-05T01:01:00.000-07:002015-04-05T01:02:27.943-07:00vikingsahaf<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC4iRdcVHZN8z-GZLhBm5hRFwJZG59Gt0Oh7UNK5GC0oxBOf5mcvwi9_sI_V9RONEDlLuCVMQdL1QkgALjceOxQ05g-crth3ZTMs2F_8li4FPJD6SDFTB4LY67UtjVy2B2N-ci5BnYevbY/s1600/ksvkg.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC4iRdcVHZN8z-GZLhBm5hRFwJZG59Gt0Oh7UNK5GC0oxBOf5mcvwi9_sI_V9RONEDlLuCVMQdL1QkgALjceOxQ05g-crth3ZTMs2F_8li4FPJD6SDFTB4LY67UtjVy2B2N-ci5BnYevbY/s1600/ksvkg.jpg" height="202" width="320" /></a><br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4z1sM48Ml3f_8Zihbnd70sEUr_kmadXggEomWPhV1lZz5iLN8AJgWNjaIrHCVxMOeErWOquMXy7bt-YIxGS_b_TqUAEzEESBwygbd6Vj26D-gc1sxbzMS5UxWvwiqAml_Bzrz_Nh6qRfW/s1600/kv.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4z1sM48Ml3f_8Zihbnd70sEUr_kmadXggEomWPhV1lZz5iLN8AJgWNjaIrHCVxMOeErWOquMXy7bt-YIxGS_b_TqUAEzEESBwygbd6Vj26D-gc1sxbzMS5UxWvwiqAml_Bzrz_Nh6qRfW/s1600/kv.jpg" height="237" width="320" /></a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-21738024909573300932015-04-02T05:35:00.000-07:002015-04-02T05:35:03.822-07:00yaşanmış zen hikayeleri II / İpek Mecit<div style="text-align: justify;">
<b style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 15.3999996185303px; line-height: 21.5599994659424px;"><span style="color: #660000;">Zen Ustası Şöyle Bir Baktı</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 15.3999996185303px; line-height: 21.5599994659424px;"><span style="color: #660000;"><br /></span></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwM3C6u5xGzVDJ1-g38LNWuSrGkJ4934Z9GnGw_RmpzEVIq5LeIv8YMfPjxygI_wS9sGuKq2y5AhjLh-BCronjmNQTaC9669FvqSEc5oXAWNTT6_wz7GJKx-qsg1dPQSXAWQQswxKxvwts/s1600/Kapitalist_mimari-Catisma2-1024x422.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwM3C6u5xGzVDJ1-g38LNWuSrGkJ4934Z9GnGw_RmpzEVIq5LeIv8YMfPjxygI_wS9sGuKq2y5AhjLh-BCronjmNQTaC9669FvqSEc5oXAWNTT6_wz7GJKx-qsg1dPQSXAWQQswxKxvwts/s1600/Kapitalist_mimari-Catisma2-1024x422.jpg" height="131" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="background-color: white; font-family: Georgia, Utopia, 'Palatino Linotype', Palatino, serif; font-size: 15.3999996185303px; line-height: 21.5599994659424px;"><span style="color: #660000;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-large;"><b>9.</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #b45f06;">Buralarda bir camcı yaşıyormuş? Mahiyetinde bir soruyla burun buruna geldi. Beklediğinden daha zor bir soruydu. Zaman kazanmak için burnunu filan çekti. Tam 2 saniye bravo, dedi kendi kendine. Zaten insanoğlu, düşündüklerini kimse duymasın diye sık sık burun çeker, hayal ettiklerini kimse görmesin diye gözlerini kısar ve.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #b45f06;">Camcılar da yaşıyor be evlat dedi; biraz sitem, biraz da t harfinden türeyen tükürükle. Her yerde cam var şimdi. Etrafına bir bak. Şu göğe ip gibi sarkan ofis binaları, sen de onlardan birinde yaşıyorsun belli, şu göğe ip atlar gibi atlayan ofis binalarına bir bak, koskoca ve kapı kadar develer saçını düzeltiyor bakıp bakıp, yenilir yıkılır şeyler mi bu ofisler Allahaşkına, insanları kesiyorlar içerde, kimse göremesin diye camdan yapıyorlar bu ofisleri. Sonra bi çocuk taş attı, hop, oldu sana cam kırığı şiirler. Bu dünya kurulurken, mezopotamya takır takır döşenirken, tahta çiviler öküz arabalarına fakirler gibi doluşurken, arş-ı âlânın tam karşısına Babil dikilirken sana sormadılar beyamca, sana bu yapı marketleri miras bıraktılar, bir de silikon tabancası tabii ki.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-large;"><b>10.</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #38761d;">Selinay, bir kez daha iş başvurusuydu. Yabancı dil, tecrübe, sağlıklı iletişim ve eli ayağı düzgündü. Selinay, bir sandalyeydi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #38761d;">Ustanın bahçedeki ağacı çimentodan yemeye başlayınca, onu kesip Selinay'ı yapmıştı. Selinay da o gün, ordu milletten biraz daha erken uyanıp iş dünyasının fizik kanunlarına uygun olarak saçını başını şekil yapmıştı. Jöle denince akla gelen bir adam ürkekliğinde merdivenleri indi. Asansörle taşınan eşyalar gördü, taşınan insanların. Güneşe ve suya doğru kımıldayanların, dokununca küsenlerin, küçük, sessiz hareketleri, büyük koşuşturmanın lastik tabanlarına sinen renk ve haftasonu olunca bütün kirlilerin aynı makinada toplanması. Hediye edilebilir bir insan olmak -tanrının anne babaya bir armağanı olmak dışında elbette- işe alınmanın ilk şartıydı. Bazı insanlar di lü lüt diyerek turnikelerden geçerken, bazıları di dot diyerek geçemiyordu. Herkesin bildiği, ama herkesin söyleyemediği bir parola gibiydi böylesi hayatın sırrı. Asgari kalori miktarı yaklaşımıyla çizilen il sınırları ve ülke sınırları vardı. Diyet listeleri vardı. Kahvaltı İzmir gibi, akşam yemeği Bayburt gibi olmalıydı. Selinay, buralarda yaşayan bir camcının önünde bekledi, bekledi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="font-size: x-large;">11.</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
6,5 milyar büyüklüğünde bir insan, ölülerinden yarattığı eşsiz kompozisyonu gururla sergiledi, herkes de gördü. Artık bilgisayarınızı güvenle kapatabilirsiniz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="font-size: x-large;">12 .</span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="color: #cc0000;">Taksiciye adres sormak ne kadar ayıpsa, Selinay, buralarda yaşayan bir camcının önünde o kadar bekledi. Lastik yuvarlayarak araba oynayan Zen ustası, kararmış ellerini kararlılıkla uzattı Selinay'a. O kadar uzaktan uzattı ki, İngiltere'de Hintçe bir kelime.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-large;"><b>13 .</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqOIGXwPdhxQiW4J4EPvzmOn7h0uO-m_SbDufKHYo1kAj3wZN8YRv3pUF4zdgTSqipItPou-t28UajsnC9d3g3GjvglxnuTJCTmXssOfeRZPA-HiQ0No0oe6SvYBkgbZF-2K9Ln3eBnng/s1600/kalp.jpg"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqOIGXwPdhxQiW4J4EPvzmOn7h0uO-m_SbDufKHYo1kAj3wZN8YRv3pUF4zdgTSqipItPou-t28UajsnC9d3g3GjvglxnuTJCTmXssOfeRZPA-HiQ0No0oe6SvYBkgbZF-2K9Ln3eBnng/s1600/kalp.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="font-size: x-large;">14 . </span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #bf9000;">Kara kuru kuş, paketle sigara alıp tek tek satıyordu. Apartman alıp daire satıyordu. Kitap okuyup şiir satıyordu. İnsan gibi yaşıyor, böbrek gibi para ediyordu. Dolmuş olarak gidiyor, koltuk olarak duruyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-large;"><b>15 .</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #e69138;">Hükümet numaraları artarak ilerlemeye başladığında her şey çok geçti. Zen ustası, derin bir nefesle bütün cevizlerini topladı, o hayalindeki memleketi, onu hep çeken bilmediği bişeylerle dolu ancak ayakkabılarının bir türlü gitmek istemediği ülkeyi kimse görmesin diye, gözlerini, çuvalın en köşesine, cevizlerin en altına, karanlığın en güzel gününe sakladı. Görülmemiş bir yerden gelmek usta işi bir gelmektir. Zen ustası, oradan, kıtlık ve savaştan, bunların bir yer adı kadar yerleşik, birleşip petrol olalım düşüncesi kadar eski, bitkisel, ölü ve bugünlerde herkese farklı gülen toprağın insan sureti kadar mekan dışı olduğu oralardan geliş o geliş buldu kendini.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-large;"><b>16 .</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #a64d79;">Yaşayan camcı, numaratörlü tesbihini bir hükümet daha ilerletirken diafondan gelen sesle irkildi. Senin taptığın, benim ayağımın altındadır mı diyordu ne diyordu. Altın lafını duyar duymaz, satanik bir ürperme geldi. İçindeki köpekbalığını güvenle izliyordu. Kat kat aşağı indi, yeryüzünü mitolojide mahallenin en güzel kızı tırnağıyla kazmaya başladı. Bişey yapmadım edasıyla ellerini kaldırmış milyon yıl öylece bekleyen ağaç buldu. Teoride mümkün, pratikte yerin dibine geçmiş bir yaşam. Manzara kapatırken Allahından bulan uçaklar buldu. Pire için yorgan. Bir ceviz çuvalı. En altta bir çift göz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
17 .</div>
<div style="text-align: justify;">
Zen ustası, yığıldı kaldı. Patlayan bir silikon tabancası.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEVC2-eqkcuwtJyorSEtnPTcA-kWgaSTXxNgIt_XuRpKVJsYWuXcVRUsPGIjv_H1gLYfc1dYM3CDxbfDmJkwrL6RnWddHCBjRb1G0DlqflTiesoomVi_xcgZ7b0euPKVLJsLH6WQhiOv_i/s1600/p.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEVC2-eqkcuwtJyorSEtnPTcA-kWgaSTXxNgIt_XuRpKVJsYWuXcVRUsPGIjv_H1gLYfc1dYM3CDxbfDmJkwrL6RnWddHCBjRb1G0DlqflTiesoomVi_xcgZ7b0euPKVLJsLH6WQhiOv_i/s1600/p.jpeg" height="177" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-52731967754499814572015-03-28T09:41:00.000-07:002015-03-28T09:57:22.175-07:00yaşanmış zen hikayeleri I / İpek Mecit<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQEiR8xXZUH5Bxkk0nfY6SfA2WRw1UPtD-MgWGmqT7JjXWEuY3URAQUJaVuSpfYuDHXy_pxGfb15zSqpGmmFU00GWtqIgHYDi6oInnQgu1kcfzbqLfDoAmZ-tG-WgjlJKnVA7ozyCnvc4r/s1600/wheel2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQEiR8xXZUH5Bxkk0nfY6SfA2WRw1UPtD-MgWGmqT7JjXWEuY3URAQUJaVuSpfYuDHXy_pxGfb15zSqpGmmFU00GWtqIgHYDi6oInnQgu1kcfzbqLfDoAmZ-tG-WgjlJKnVA7ozyCnvc4r/s1600/wheel2.jpg" height="314" width="320" /></a></div>
<div>
<b><span style="color: #660000;"><br /></span></b></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #660000;">Zen Ustası Şöyle Bir Baktı</span></b></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>1.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Bunlar devirli arabalar beyim, sıcak sıcak bineceksin dedi. Cehennemi soruyordun, izle madem: Kalbinden bir ekmek koparıp uzattı (veriyormuş gibi yapıp geri çekti veriyormuş gibi yapıp geri çekti). Ekmek zordur Selinay. Ekmeği kuşlar bile tanıyamıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ağzında sakızıyla kara kuru bir kuş geçti dükkânın önünden. Az ötede, kimsenin, birinin, kendi kendinin spor sayfasına yenmiş bir zeytin çekirdeği gibi düştü, yığıldı. Selinay utanmıştı. 2,5 liraya alıp ikişer ikişer yuttuğu tasarım harikası sakızlardan utandı Selinay. Ölünün başında bekleyenler, kara kuru kuşun içinden geçiyordu aslında. Ölünün sonunda, akşam oluyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<b>2 .</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Zen ustası, Selinay'a beyim diye hitap etmişti. Sezai Karakoç ise bayım diye hitap etmişti. Hadi zen ustası cahil diye düşündü Selinay. Zen ustası para mı vardı da okula gitsin? Gitti it gibi çalıştı işte zen ustası diye düşündü Selinay. Zen ustası, ilkokuldan sonra okulun ve caminin çeşmelerinden su içmeye gitti. Bir gün, dükkâna devrimli arabaları getirdiler. Şapkalı a'lı adam, usta bunlara bir el at, para filan sıkıştır (döviz yasaktı), vidasını gevşet, aklını al, lastiklerinden çocuk parkı yapılmış hüzünlü trenler gibi üz bunları usta, gözünü seveyim. Bizim ülkemizde iki başbakan vardır. Biri sevdiği insanları kesip dağıtır. Diğeri sevmediği insanları kesip dağıtır. Şimdi bu arabalar çalışırsa, Allah sevdiği kulunu yanına alırmış hesabı, bu cennet vatanı alır götürür uzaklara…</div>
<br />
<b></b><br />
<div style="text-align: justify;">
<b><b>3.</b></b></div>
<b>
</b><br />
<div style="text-align: justify;">
Allah, Türkiye'yi içten içte seviyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>4.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Kara kuru kuş, zen ustasının yanında işe başladı. Sabahları atlara su varıyordu, yoncacık gagasının alabildiğine suyla, anahtarlarını istemeye istemeye bırakan müşterilerin sımsıkı bağlandığı atlara öğlenleri ve iyi akşamları da su veriyordu kara kuru kuş. Günde 2,5 liraya çalışan Çinli oyuncaklar gibi, günde 2,5 liraya çalışıyordu. Selinay, ağzında sakızıyla dükkânın önünden geçti. Az ötede, devrilmiş birkaç araba üzerine tartışan adamlar, cam tavanın azizliğine uğrayıp göçtüler. Zenci usta, asıl elleri ile yaptığı melemeni, spor sayfasına, köyde bir enstitü edasıyla kurdu. Yemekten sonra, Selinayın içinden dırı rı rı rı rı rı rı rıım diye bir şarkı geçti. Kara kuru kuşun en sevdiği şarkı. Cam tavada yemek bittiğinde, altındaki sayfanın tamamını okumuş oluyordu zen ustası. Cam tava, ustanın bilgeliğini döktürmek için en çok kullandığı metafordu. Ayna ve plastik de iyidir aslında. Ama cam sağlıklıdır, yıkaması da kolaydır. Cam, görmeyle ilgilidir. Selinay'ın buralarda dolanması da bununla ilgilidir. Selinay (1982-?) , görünmez olmak, görünmezliğin imkânlarıyla zengin olmak ama tüm bunları mantıklı ve inandırıcı sebeplerle izah etmek isteyen bir insandı (özünde iyi bir insandı).</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>5.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Japon sanatından çıkmış bir hali ile GO oyunu, masaya oturdu. Atla başlamak isteyen Selinay'ın aksine, oyun kara kuru kuşla zen ustası arasında geçiyordu. Oyun, patlak vermişti. Zavallı beyaz taş, ustanın çaresiz bakışları arasında, kuşun midesini boyladı. Bir kuşla karşılaşmanın en duygusal yanı, kuşun sizi ekmek zannetmesidir. Kara kuru kuş, 30 yıldır 2 kyu seviyesindeki ustanın taşlarını lokum gibi öğütüyordu. Usta, japonya gibi düşünmeye başlamıştı. Kuşun kıyıda köşede kalmış bir taşını bulup pearl harbour niyetine saldıracaktı. Tahtanın Selinay’a bakan tarafında, bir taş bekliyordu. Usta, parıl parıl gözlerle taşı süzdü. Taşın yalnızlığı, ustanın gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçti. Zen ustası, o an, yalnızlıktan taş kesildi. Kara kuru kuş, atlara su, sigara ve don-atlet götürdü. Atlara döviz vermek yasaktı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>6.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Selinay, görünmezliği elde ettikten sonra ne yapmalı?</div>
<div style="text-align: justify;">
a- banka soymalı</div>
<div style="text-align: justify;">
b- milli piyangonun kendi biletine çıkmasını sağlamalı<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA8NfdYzD-9YQKF94yxx80Fv1b3fuhb4XNuUYHuNKLiqoc8r3pCHR7jL8G2r6UMGPmhqytAXhWHQocXF0962YI2XqYlk0A4_xlYN9nxJRiuzRdjvUo2Msctzei7j53vrQjyEsOwnI9T93f/s1600/wp.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA8NfdYzD-9YQKF94yxx80Fv1b3fuhb4XNuUYHuNKLiqoc8r3pCHR7jL8G2r6UMGPmhqytAXhWHQocXF0962YI2XqYlk0A4_xlYN9nxJRiuzRdjvUo2Msctzei7j53vrQjyEsOwnI9T93f/s1600/wp.jpg" height="205" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>7.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Dükkanda işler iyi gitmiyordu. Ustanın yenilgi günlüğü habire doluyordu. Kuru kuş, milletin lastiğini indirme işine girdi. Bir dükkanın önünde belli bir amaç için toplanmış kalabalık, millet olmuştur. Bu türden bir millet, ustaya köşeyi döndürtebilirdi. Selinay, banka soymaktan vazgeçti. Çünkü ele geçirdiği paraları hiçbir zaman kullanamayacaktı. Paraların üzerindeki resimleri herkes tanıyordu. Parayı uzatır uzatmaz, yakayı ele verecekti. Bi dakka Yunus Emre değil mi bu, hırsız var! diyerek üzerine yürüyeceklerdi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>8.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Bostan sahibi, ille de cevizlerim tutturdu. Milli piyango, bilet sahibine çıkmıştı.</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #783f04;">İpek Mecit</span></b></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2809117655852676779.post-67444668636496595552015-03-27T06:16:00.003-07:002015-03-27T06:16:57.230-07:00Rakı'ya Dair<b>Büyük Harfle ve Kesme İşaretiyle</b><br /><br />Ahmet Hamdi Tanpınar ta Parislere gittiğinde ve biçare kaldığında der ki, bütün mesele şarabın Rakı'nın yerini tutamamasında ve balıkların ızgara yapılmamasında. <br /><br />Tanpınar için Rakı (evet, Rakı'yı büyük harfle yazıyoruz ve kesme işaretiyle ayırıyoruz, icap ettiğinde.) Adana ve dostlar demektir. Tabi ki Adana dememiş, İstanbul demiş, bunu bir kalender affa sığınarak Adana yaptım. Üstat beni anlamıştır. <br /><br />Tanpınar, Rakı içmenin 3 maddelik manifestosunu da yazmış. Şöyle bir şey:<br /><b><br />1) Rakı en iyi içkidir.<br /><br />2) Her akşam değilse de haftada iki defa içilmelidir.<br /><br />3) Domates salatası, balık, kavun, beyaz peynir, biraz çiroz. Daha fazla meze zararlıdır!</b><br /><br />Paris'teyken şöyle yazar bir mektubunda:<br /><br />"Bazen diyorum kendime, her şeyi bırak, dön memlekete, milletle bir kadeh Rakı iç, anlat anlatacağın şeyleri. Bas küfürleri sonra tekrar Paris'e gel... O masa meğer bulunur şey değilmiş." <br /><br />Tanpınar, tüm romanlarında meselelerin çoğunu uzun Rakı sofralarında tartışır. Ne iyi. [Bakın, Marlon Cahit Uzungece de böyle yapar. Kim mi o? Tarihteki ilk Adanasporlu dedektif ve roman kahramanı üstelik! Yetmez mi?]<br /><br />"Sakın kederini çoğaltmak için içme, kederini dağıtmak için iç." der geçer Sahnenin Dışındakiler'de.<br /><br />Tabi bu aralar keder dağıtmak için sıkça Rakı masası kurmamız gerekecek anlaşılan.<br /><br />Zaten bu hava da bana tam da Rakı havası gibi geliyor birkaç zamandır. İyi mi?<br /><i><br />Kaynak: Rakı Ansiklopedisi/Handan İnci </i>Unknownnoreply@blogger.com1